26 Ocak 2013 Cumartesi

Suzanne Collins'ten Bağımlılık Yapan Bir Seri Daha : Yeraltı Günlükleri Serisi


 




                      Suzanne Collins'ten harika bir seri daha! 

      
     Hikaye 11 yaşındaki Gregor'un 2 yaşındaki kardeşi Bot'un binalarındaki çamaşırhanedeki bir hava boşluğundan düşmesi ve doğal olarakta Gregor'un kardeşini kurtarmak isteyip peşinden gitmesiyle başlıyor.

       Kitapları alırken biraz tereddüte düşmedim değil.Çünkü Gregor 11 yaşındaydı ve bu yüzden serinin basit olacağını düşünüyordum.Sakın bu yanılgıya siz de düşmeyin.Çünkü gerçekten harikaydı.Yazarın hayal gücüne bir kez daha hayran kaldım ve  mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum.
         
          Her kitap bir öncekinden daha heyecanlı ve maceralıydı.Karakterlerin her biri kendine özgüydü ve bu da kitabı daha ilginç kılmıştı.Karakterlerden en çok Ares ve Ripred'ı sevdiğimi söylemeden de geçemeyeceğim.Okumaya karar verirseniz kitaplarını toptan alın çünkü her kitap şaşırtıcı bir sonla bitiyor ve diğer kitabı okumak için meraktan yerinizde duramıyorsunuz.
        
          Yarasalara binen insanlar,sizden kat kat büyük hamam böcekleri,fareler ve aklınıza gelecek her türden canlı ve sizi cesaret ve fedakarlığın gerektiği maceralara sürükleyen kehanetler...

                                                             İyi Okumalar !

                                
          
  

25 Ocak 2013 Cuma

Bir Film Yıldızı Nasıl Tavlanır




  Kitabın isminin aksine size nasıl bir film yıldızını tavlayacağınızı söylemiyor.Bunu en başta belirtmek istedim çünkü çoğu kişinin bu amaçla alacağına eminim :D
      
Kitabın konusuna gelirsek.Baş karakterimiz Claire Mod dergisinde çalışan başarılı bir genç editördür.Bir gün Hollywood'un en popüler ve en yakışıklı oyuncusu Cole Brannnon ile röportaj yapması istenir ve olaylarda bu röportaj ile başlar.Bu olayların ne olduğunu söylemeyeceğim çünkü heyecanı korumak istiyorum.

Şahsen arada bir böyle kitapları okumaya bayıldığımı itiraf ediyorum.Başlarda pek sarmamıştı ve bu yüzden almakla hata ettiğimi düşünüp pişman oldum.Ama okumaya devam edince fikrim tamamen değişti.Kitabı bir günde bitirdim ve sonuna gelince keşke daha fazla yazsaydı diye yazara biraz da sitem etmedim değil.Şahsen onca yaşana olaylardan sonra sonuna daha fazla yer vermesini dilerdim.  

Karakterlere gelirsek...

En sevdiğim karakter doğal olarak Cole Brannon'dı.Neden derseniz.Kendisi yakışıklı,sempatik,alçakgönüllü ve içten birisi.Eee daha ne olsun değil mi?

En sevmediğim karakter daha doğrusu karakterler Tom ve Sidra'ydı ki neden olduğunu okuyunca anlayacaksınız.

En sempatik karakter Claire'in en yakın arkadaşı Wendy'di.Sonuna kadar Claire'in yanındaydı.Bu yüzden onu da çok sevdim(Cole Brannon kadar olmasada :D).Herkese onun gibi bir arkadaşa sahip olmasını dilerim.


Romantik komedi tarzında olan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.


                                                     İyi Okumalar! 





  


20 Ocak 2013 Pazar

Gemma Doyle Üçlemesi








        
        Sene 1895; 16 yaşındaki Gemma Doyle annesinin ölümünün ardından Hindistan´daki hayatını bırakıp gemiyle İngiltere´deki yatılı okul Spence´e taşınıyor. Yeni okulunda beklemediği soğuk bir ortamla karşılaşan, yapayalnız ve acılar içindeki Gemma, geleceği gören bir kız ve gizemli, genç bir Hintli tarafından takip ediliyor. Peşindeki delikanlı, Gemma´yı, gördüğü imgelere zihnini kapatması konusunda uyarıyor. 
Spence´in en güçlü kızlarıyla yakınlaştıkça doğaüstü olayları çekme gücünün farkına giderek daha çok varan Gemma, annesinin de geçmişte karanlık ve ebedi bir grupla ilişki içinde olduğunu keşfediyor. Kaderi onu bekliyor 
Ancak Gemma bu kadere inanmakta güçlük çekiyor... 

             Serinin ilk kitabı olan "Müthiş ve Korkunç Güzel"in arkasındaki tanıtım yazısı bu.Doğal olarak kitap hemen ilgimi çekti ve aldım.Konuda ilginç olunca bütün seriyi okudum.
              
    Yazarın hayal gücünün oldukça iyi olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim.Ayrıca bu kitaptaki baş karakter diğer romanlardaki baş karakterlere benzemiyordu.İyi birisiydi,fedakardı ama arada bencillik yaptığı da oluyordu.Bence bu kitaba farklı bir bakış açısı kazandırmış.
                  
           Tabi her kitapta olduğu gibi yakışıklı erkeğimiz de vardı ki kendisi hintli gencimiz oluyor.Kitaptaki en önemli karakterlerden biri oluyor ki okuduğunuz zaman ya da okuyanlar varsa ne demek istediğimi anlayacaksınız.  
          
            Kitapta beni bir tek sinir eden şey Gemma'nın arkadaşlarıydı.Şahsen kitabı okurken içimden bir insan bu kadar bencil olamaz diye söylenip durdum.Belkide kitaplarda fedakar,cesaretli arkadaşlıkları okuduğum için bu yönden kitabı beğenmedim.
      
              Serinin son kitabı "Uzaktaki Tatlı Şey"in sonu her ne kadar beni tatmin etmese de genel olarak seriyi beğendiğimi söyleyebilirim.

           Serinin İlk Kitabı:Müthiş ve Korkunç Güzel
           Serinin İkinci Kitabı:Asi Melekler
           Serini Üçüncü ve Son Kitabı:Uzaktaki Tatlı Şey


                                                                  İyi Okumalar!
                                                                    






18 Ocak 2013 Cuma

Tanrıça Serisi

              

            Yunan mitolojisine bayıldığım için kitabı görür görmez aldım ve kesinlikle pişman değilim.Bu türle ilgileniyorsanız mutlaka alıp okumanız gereken bir seri.
    Eğlenceli ve sürükleyici bir seri.Ayrıca yunan mitolojisine farklı bir yaklaşım.Diğer tüm kitaplarda Hades (namı diğer Henry) kötülenirken bu kitapta aslında aşkına karşılık bulamamış kalbi kırık bir tanrı. 
       
        Hades yeraltında onun krallığını yönetmesi için bir eş arıyordur ve Kate de bu şanslı (ya da şansız demeliyim çünkü ondan önce seçilen tüm kızlar ölüyor.) kızlardan biri.Tabi Hades'in eşi olması için birtakım sınavlardan geçmesi gerekiyor.İlk kitabın konusu kabaca tarif etmek gerekirse böyle.
       
        İkinci kitaba gelirsek birinci kitaptan çok daha heyecan verici çünkü bu sefer araya titanlar da karışıyor.Şahsen ikinci kitapta Kate'in sürekli Henry Persephone'nu seviyor beni sevmiyor gibi saçma bir kıskançlık krizine girip durması sinirlerimi bozmadı değil ama onun dışında kitap harikaydı (her ne kadar favorin birinci kitap olsada).
        
          Serinin ilk kitabı Tanrıça
          Serinin ikinci kitabı Tanrıçanın Savaşı
          Serinin üçüncü kitabı şubatta yurtdışında çıkacak ve ülkemizde de mayıs ayında okurlara sunulacak.
                   

                                                                       İyi Okumalar!

17 Ocak 2013 Perşembe

Unutulmuş Bir Seri:Yeşil Süvari










İlk kitabının türkçeye çevrilip devamının çevrilmediği kitap serilerinden biridir "Yeşil Süvari".Oysaki kurgusuyla,akıcılığıyla,özgün konusuyla yüksek tempolu bir kitaptır.Türkiye'de Percy Jackson serisi okunurken yurt dışında insanlar bu seri için çıldırıyordu.Geçen aylarda farklı bir yayınevi tarafından "Ölüm Oyunu" ismiyle tekrar çıkartıldı.Tam sonunda değeri anlaşıldı devamı gelecek dedim ki onlarda ilk kitapta bıraktı.Yanılmıyorsam serinin 5. kitabı geçen aylarda yurt dışında çıktı.Biz ise 15 yıl olmuş neredeyse hala 2. kitabı çevrilsin diye bekliyoruz.Büyük ihtimalle filmi çekilecek anca o zaman kitapları türkçeye çevrilecek.Eee adamlar iyi kitaptan anlıyor darısı bizim yayınevlerini başına...



16 Ocak 2013 Çarşamba

Bir Cadı Serisi Daha: ACEMİ CADI




                                                        



   “Hex Hall’un kapağını açmak bir kutu çikolatanın kapağını açmak gibi, kendinize hâkim olmanız mümkün değil! Sonuç: Sophie Mercer beni büyüledi!”
–Becca Fitzpatrick
On iki yaşında cadı olduğunu öğrenen Sophie Mercer’in başı o günden sonra bir daha dertten kurtulmaz. Cadı olmak hiç de öyle umduğu gibi havalı bir şey çıkmamıştır: Çalı süpürgesiyle etrafta uçması yasaktır mesela, hâlâ herkes gibi otobüse binmek zorundadır. Konuşan bir kedisi de yoktur (zaten alerjisi vardır). Ayrıca semender gözü gibi şeyleri nereden bulabileceğini bile bilmez. Yaptığı acemice büyüler yüzünden annesiyle birlikte sürekli okul ve eyalet değiştirmek zorunda kalan Sophie okul balosunda denediği aşk büyüsünü de yüzüne gözüne bulaştırınca kendini bir anda sorunlu cadıların, perilerin, büyücülerin, vampirlerin ve kendi deyimiyle diğer “hilkat garibesi” ergenlerin gönderildiği bir ıslahevi olan Hex Hall’da bulur. Burada da başını belaya sokmaktan geri kalmayan Sophie daha ilk günden süper model gibi görünen üç güçlü cadıyı kendine düşman eder, göz kamaştırıcı bir büyücüye abayı yakar, tüyler ürperten bir hayaleti peşine takar; bütün bunlar yetmezmiş gibi kampüsteki yegâne vampirin de oda arkadaşı olur. Üstelik bu vampir bir önceki oda arkadaşının esrarengiz ölümünün baş şüphelisidir. Ama Sophie çok daha büyük bir tehditle karşı karşıyadır: Kadim bir gizli topluluk bütün “hilkat garibelerini” özellikle onu ortadan kaldırmaya ant içmiştir. 

      Eveet kitabın tanıtımı böyle.Becca'nında kitabı beğenmesi kitaba olan ilgimi arttırdı.Zaten konusunu da okuyunca kitabı hemen satın aldım ve bir günde bitirdim.Eğlenceli,akıcı,fantastik bir roman.Sonunda çok heyecanlı bittiğini söylemeden geçemeyeceğim.Ayrıntı vermek isterdim ama arka kapaktaki tanıtım yazısı zaten fazlasıyla söylüyor.Alın okuyun yani bir yudumluk kitap valla :D

NOT:İkinci kitabın adı "İblis Hançeri" türkçeye çevrildi.Üçüncü kitap yurtdışında çıktı ama daha türkçeye çevrilmedi yakın zamanda da çevrileceğini umuyorum.






5 Ocak 2013 Cumartesi

Ölümün Soğuk Nefesi




Madeleine Black ölen insanların ruhlarını öbür tarafa geçmelerine yardım eden bir ajan.Kitaba başladığımda ilginç bir konu bakalım neler olacak derken işin içine Lucifer,kovulmuş melekler,iblisler girmesin mi!Bu yüzden biraz hayal kırıklığına uğradım çünkü tamamen farklı bir şey beklerken yine kovulmuş melek olaylarıyla karşılaştım.Karakterin başına gelmeyen kalmıyor.Her ne kadar olayların art arda olması biraz kafa karışıklığına yol açabilir.Her ne kadar okusamazsanız bir şey kaybetmeyeceğinizi düşünsemde yine de bir fikir edinmek adına okunabilir. 

Isaac Marion : Sıcak Bedenler



Zombilerin insana dönüşebildiği bir dünya.Kitabın filminin çıkacağını duyar duymaz hemen kitabı aldım ve büyük bir hevesle okumaya başladım.Zombimiz çok sempatikti ve çoğu davranışlarıyla da kendini aptal durumuna sokması gerçekten eğlenceliydi.Kitapta özellikle R'nin (zombimizin adı R evet sadece R) başka bir zombiyle evlendirilme kısmına çok güldüm.Sonu konusunda biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeden geçemeyeceğim.Kitabın ilginç tek yanı bir zombinin bir insana aşık olmasıydı.Umarım filmi kitabından daha güzel olur.


FARKLI BİR KİTAP:BAŞLAT



 Yıl 2045.İnsanlar neredeyse zamanının hepsini sanal bir dünya olan OASIS'te geçiriyor.Bir gün OASIS'in yaratıcısı James Halliday ölür ve arkasında oyunda sakladığı üç anahtarı bulan kişiye bütün mirasını bırakıcağını söyleyen bir video    bırakır.Başkarakterimiz Wade Watts'ın da diğer insanlardan bir farkı yoktur takii ilk anahtarı bulana kadar.Kitapta o kadar çok oyundan ve terimden bahsediliyor ki bazı bölümleri anlayamadığımı itiraf ediyorum.Ama gerçekten çok farklı bir kitaptı ve karakterimiz anahtarları ararken ve bunun yanında birçok olayla uğraşıyor.Kitabı bitirince sizde böyle bir sanal oyun isteyeceksiniz.Belkide kitabı bu kadar beğenmemin nedeni içinde peri,vampir,kurtadam ve aklınıza artık ne kadar varlık geliyorsa olmamasıdır.Bu tür kitaplardan sıkıldım biraz değişik bir şey okumak istiyorum diyorsanız "Başlat" tam da size göre bir kitap.   

İlk Kez Cadı



"Senin kızın bu ailede şimdiye kadar gördüklerimizin içinde en güçlüsü ve hepimiz için yol gösterici olacak."

Tamsin doğduğunda, büyükannesi onun çok güçlü olacağını ve şimdiye kadar gördükleri içinde en yetenekli cadı olacağını meraklı gözler onu izlerken kulağına fısıldamıştı.
Aradan onyedi yıl geçmiş ve Tamsin Manhattanda yatılı bir okulda güçlerinden habersiz yaşamaktadır. Yazın babaannesinin kitap ve büyü dükkanında çalışıyor zamanını orada geçiriyordu.

Bir gece, New York Üniversitesinden yakışıklı, genç ama bir o kadarda gizemli bir profesör dükkana gelir ve Tamsini, aşırı derecede yetenekli ablasıyla karıştırır ve bazı sırları paylaşır. Hayatında ilk kez, hayranlıkla ve ilgiyle bakılan insan olmuştur. Tamsin bu yüzden, anlatılanlar daha bitmeden profesör için yüz yıldan fazla bir süre önce kaybolmuş sır dolu bir aile yadigarını bulmayı kabul eder. Ama bu arayış ve bu yabancı adam zaman ilerledikçe ilk başta göründüklerinden çok daha farklı çıkacaklardır. Tamsin Greene zamanda yolculuk ederek adeta bir hazine avına çıkmıştır; bu yolculuk sırasında kendi kimliğini bulacak, ailesinin geçmişte yaptığı kötülüklere tanık olacak ve belki de herkesi yok edebilecek derecede kuvvetli ve ihtişamlı bir gücü açığa çıkacaktır. Keyifli ama bir o kadarda büyüleyici ve gizemli okurken sizi dünle bugün arasında yaşatacak nefessiz bırakacak… 

  Kitap gerçekten çok ilginçti.Ailedeki herkesin kendilerine ait özel güçleri olaması bana her ne kadar  sihirli bahçe kitabını hatırlatsa da  konusu tamamen başka.Okurken hiç sıkılmayacağınızı garanti ediyorum.Kurgu çok güzeldi ve anlatımı da çok akıcıydı.Farklı bir seri arayanlara öneririm.

Hush Hush:Final




Spoiler İçerir

Gerçekten harika bir finaldi.

Nora bu kitapta daha öz güvenli ve birazda kavgacı   gördüm.

Kitapta sürekli Patch'ten şüphe etmesine biraz sinir olsam da Patch'in sürekli gizemli olması gerçekten çıldırtıcıydı.

En çok Patch'in Nora'ya bağlılık yemini ettiği bölüme bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.

 Vee'nin bir nefilim olduğunun ortaya çıkması bence çok gereksizdi.

Scott'ın ölmesine gerçekten çok üzüldüm.Hatta serinin bitmesine üzüldüğüm kadar.

Umarım yazarı bambaşka muhteşem bir seri ile tekrar görürüz. 
.




Bağımlılık Yapan Bir Seri: OBSİDİYEN



     Hani bazı kitaplar vardır.Bir günde okuyup sonra keşke daha yavaş okusaydım da bitmeseydi dersiniz.İşte Obsidiyen öyle kitaplardandı.Bir günde bitirdim ve devamını şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum.
     
Kitabımızdaki baş karakterlerden Daemon ve Katy'e  gelelim.Aralarındaki diyaloglar kitabı okurken yüzümde bir türlü yok edemediğim bir sırıtışa neden oldu.İkisinin inatçılığı ve hazır cevaplılığı eminim okuyan herkesi kahkahalara boğmuştur.Ayrıca Katy'nin bir kitap manyağı olduğunu öğrenmek hemen karaktere ısınmamı sağladı. Artık ne zaman biri beni kalemle dürtse aklıma Daemon gelecek ama o da ayrı konu.Kitabın sonunda bazı sahneleri Deamon'nın gözünden anlatılması da çok hoş olmuş.En azında o kadar da odun olmadığını bilmek güzeldi.Her ne kadar kaba olsa da Deamon'a aşık olmamak mümkün değil(Kendimizi kandırmaya gerek yok).Aşırı bağımlılık yapan bir seri.Üstelik bu kadar vampir,melek vs. türdeki kitaplardan sonra uzaylılar ile ilgili okumak beni yaşama döndürdü diyebiliriz.


Dip not:Hemen kendime bir obsidiyen taşı alıp yanımda taşıyacağım.Ne olur ne olmaz diye :D